Events - Nikah-Dügün
Mimari dilde kasır, padişahlar için şehir dışında yapılmış saray veya köşk tarzı binalardır. İstanbul’un kasırları saray kadar büyük olmasa da bir mücevher gibi, asırlardır ışıldamaktadır.
Küçüksu Kasrı, Anadolu Hisarı’na çok yakın, Küçüksu ile Göksu derelerinin arasında boğaza sıfır inşa edilmiş bir 19. yüzyıl eseridir.
1600’lü yıllarda burası şehrin oldukça dışında kalmakta, kasrın üzerinde olduğu arazi, padişahın has bahçesi olarak bilinen büyük bir yeşil alandan oluşmaktaydı. Hatta bu bahçe 16. yüzyılda yaşamış olan Sultan 4. Murad’ın en sevdiği bahçelerden biriydi ve buraya Gümüş Selvi adını vermişti. 17. yüzyılda, yanındaki Göksu deresinin adıyla Bağçe-i Göksu olarak anılan bu alanın deniz kıyısına Sultan 1. Mahmud için ahşap bir saray yaptırılmıştı. Mimaride batı ekolünü tercih eden Sultan I. Abdülmecid eski kasrı yıktırdı ve 1856 yılında, dönemin ünlü Balyan ailesinden Nigoğos Balyan’a yeniden yaptırdı
Barok tarzda inşa edilen Küçüksu Kasrı, etkileyici bir havaya sahiptir.
Bodrumuyla birlikte toplam üç kattan oluşan kasrın en alt katı, mutfak, kiler ve hizmetlilere ayrılmıştır. Diğer katlarsa bir salona açılan dört ayrı odadan oluşmuştur. Deniz cephesi kabartmalarla süslüdür. Bu cephede yer alan merdivenleri ve şadırvanlı küçük havuzu, çok şık bir uyum içindedir.